DAVUTLAR KÖYÜ
Davutlar köyü halen Balıkesir ili Biğadiç ilçesi ne bağlı olan şirin bir köydür. Tam kuruluşu bilinmemekle beraber tarih eskiye dayanan bir köydür. Köyün kuruluşu köylüler arasında çeşitli efsanelere dayandırılır. Fakat köy çevresinde bulunan dede tabir edilen eski yatırlar ve mezarlar hakkında bilgi yoktur. Yine köy çevresinde bulunan ve bu gün sadece hayvanların sulanması amacıyla kullanılan göl kenarında eski yerleşim yerleri bulunmakla beraber hakkında bilgi bulunmamaktadır.
Köylüler arasında ki efsaneye göre Davutlar köyünü Davut adında bir Türk’tür. Davut’un başka iki kardeşi vardır. Bunlar Bekir ve İlyas’tır. Bu 3 kardeş içinde Davut geçimini hayvancılıkla sağladığı için Anadolu’ya gelişinde bir dağlık bölge istemiştir. Şimdiki köyün bulunduğu yer ve çevresi hayvancılığa elverişli olduğu için Davut bu çevreyi mera olarak benimsemiştir. Davut hayvancılıkla uğraştığı için yazları ve baharları yaylaya çıkmak istemiştir. Kışları bakkal Dağının eteğinde, yazları ise Namazlar denilen yere yaylaya çıkarmış;
Bekir ise hem çiftçilik hem de hayvancılıkla uğraştığı için şimdiki Bekirler Köyü çevresini benimsemiştir. İlyas sadece tarımla uğraştığı için şimdiki İlyaslar Köyünün bulunduğu yeri benimsemiştir. İşte Davutlar, İlyaslar ve Bekirler Köyünün şimdiki isimleri köyleri kuran Davut-İlyas ve Bekir kardeşlerden kalmıştır. Bu 3 kardeşin Türklerin hangi boyuna mensup oldukları bilinmemektedir. Yalnız bazı bilgilere göre bunların Türlerin Anadolu’ya göçleri sırasında Marmara Bölgesinin Kepsut çevresine geldiği buradan da şimdiki köylerin olduğu yerlere geldikleri söylenir.
Bazı kaynaklara göre bu kardeşlerin sarı-saltuk Türklerinden olduğu söylensede elde kesin bilgi ve kaynaklar mevcut değildir.Yine son Osmanlı arşivlerinde ve kurtuluş savaşı zamanlarında yerleşik bir köy olarak şimdiki yerinde bulunduğu bilinmektedir. Bigadiç kuvayi milliyecilerinden İbrahim ethem bey Davutlar köyü hakkında şunu söylemektedir: ”Buradan ava giderek ve şiddetli bir kar fırtınasına tutularak 50-60 haneden mürekkep ve gayet mültefit ve misafirperver olan Bigadiç’in Davudlar karyesine 15/1/1338 (1922) pazar günü iltica edebildik. Bu köyde Ali Efendi namında şayan-ı ihtiram bir hoca vardır. Bu zat daima efrada sebat etmelerine ve düşmandan korkmamalarına dair nesayihte bulunduğundan kuvve-i maneviyemize icra-yi tesir ediyor ve sık sık bu köye uğramak istiyordum…”
Şuana kadar Davutlar köyü hakkındaki en eski tarihi bilgi bu olmakla beraber 1922 yılında 50-60 hane olarak bahsedilen Davutlar köyünün tarihi daha eskilere dayanmaktadır. O tarihte kuvayi milliye ye yol gösteren rahmetli ali efendi gibi bir hoca bu köyde ikamet eder. Ali efendinin doğum tarihine ve yine yaşantısına baktığımızda şunu görüyoruz ki Davutlar karyesinde ilk kuruluş günüden itibaren eğitim ve öğretime önem veren bir köy olduğu tahmin ediliyor. Yine kuvayi milliye döneminde yayınlanan ve Balıkesir ve Bigadiç kuvayi milliyecileri olarak gösterilen yazılardan ali efendi hakkında yazılan yazılara bakarak köyümüz ve değerleri hakkında bilgi alalım.
Davutlarlı Ali Efendi: 1292 (1876) yılında Bigadiç’in Davutlar köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Mehmet Efendi, annesi Fatma hanımdır. Bigadiç’teki tahsilini mütakip, Kırkağaçlı meşhur Ayan-zâde Emir Hüseyin Hocadan icazet almıştır. Bigadiç ve köyleri ile birlikte Sındırgı, Balıkesir ve Edremit gibi yerlerde vaizlik, imamlık gibi görevlerde bulunmuştur. Ayrıca Bigadiç Rüştiye Mektebi’nde ve ilkokulunda din dersleri vermiştir. Bunun yanında Akhisar Kömürcülü Hacı Sadık Efendiye intisab ederek, Bigadiç’teki halifesi olmuştur. Halk tarafından kendisine çok hürmet edilirdi. İstiklal Harbinde Yunan işgaline karşı tavır alarak Kuvay-ı Milliye müfrezelerine sürekli yol gösterici olmuştur. Özellikle Poyraz Deresi köylerinin manevi ışığı olan Ali Efendi 1948 yılında vefat etmiştir.
Yani tarihmiz eski olmakla bilmemekte birbirimizle yarış yapmaktayız. Kurtuluş savaşında 50-60 hane olan köyümüz hakkında yine bir çok gerçek varki bu gün çoğumuz duyduğumuzda şaşırıyoruz. Yine köyümüzden yunanlıların şehit ettiği Amcaların kezban kadın hakkında fazlaca bir bilgi bulunmamakla beraber kuvayi miliye şehitleri isim listesinde adı geçmektedir.
Yine yunanlılar tarafından Yunanistan’ın başkenti Atina’ya sürgün gönderilen biri vardır ki akibeti hakkında bir bilgi yoktur. Burada “Patras” ve “Lonsiya” esi kamplarına götürülmüşlerdir.
Bazen yemeklerine naftalin katılmış, bazen de ot yemek zorunda bırakılmışlardır. Moral olsun diye zaman zaman har mandalı oynayan Bigadiçlilerin bir tanesi de Davutlar dan molla İsmail efendi dir. Bu örneklere bakarsak köyümüzün kuruluşunun çok eski olduğunu tahmin ediyoruz. Yine köy yakınlarındaki yatırlardan anlaşılacağı üzere köyümüzün bir nevi ticaret yolu olarak değerlendirildiği ve yine kurtuluş savaşı sırasında ve öncesinde karesi ili ile Balat (Dursunbey) arasındaki ticaret yolu olduğu bilinmektedir.
Yine köyümüzün geçmiş nüfusu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ama değişik dönemlerde çeşitli nedenlerle önce Kepsut ilçesine daha sonra yağcılar nahiyesine bağlanmıştır. Şuan ise İskele kasabası na bağlıdır.
Günümüzde ise yaklaşık olarak 250-300 hane olmasına rağmen köyde nüfus yoğunluğu çok azdır.Son yerleşim yerine dayalı sayım sonuçlarında köy nüfusu 680 civarında görülmektedir. Fakat işin ilginci şudur ki köy dışındaki nüfus bu sayının yaklaşık olarak 3 (üç) katı olduğu tahmin edilmektedir. Yine bunu köyümüzün Balıkesir ve Bigadiç te faaliyet gösteren Davutlar köyü yardımlaşma derneklerinin yapmış olduğu faaliyetlerinden öğrenmekteyiz.
Köyümüz eski gelenek ve göreneklerine bağlı olduğu gibi yeniliğe açık bir köydür. Fakat Anadolu’nun çeşitli yerlerinde devam eden bazı yerlerinde ise unutulmaya yüz tutmuş örf ve adetlerin bazıları yaşatılmaya çalışılmaktadır. Mesala tepitme yada bazlama denilen ve sac üzerinde köylünün ortaklaşa olarak yapıp yağmur duasına çıkması genellikle her yıl yine yapılır. Eski zamanlarda bu gelenek bir panayır havsında dua ya çıkılan tepe bakkal dede altında bulunan çeşme başlarında dualar güreşler halinde gerçekleştirilirmiş.
Köyümüzün muhtarlık odaları ve köy konakları geçmişte de günümüzde de vardır. Eski köy odası caminin yanında bir tane oda olarak kullanılıyor. Bunun yanında muhtarlık odası da bulunmaktadır. Şimdi ise yeni caminin altında muhtarlık odası ve kur’an Kursu bulunmaktadır. Odanın önünde bir levha ve bir bayrak vardır. Yine caminin altında 2-3 adet misafir odası bulunmaktadır. Köye bir misafir geldiğinde en iyi şekilde ağırlanmaya çalışılır.
KÖYÜN COĞRAFİ DURUMU
köyde genellikle karasal iklim özellikleri görülür. Yazları sıcak ve kurak geçer. Kışları ise soğuk ve kar yağışlı geçer. Bahar mevsiminde bol yağmur olur ( ancak son zamanlardaki küresel ısınmadan köyde payını almıştır). Kış aylarında don olayı görülür. Bahar mevsimi ılıman geçer. Kışın ortalama en düşük sıcaklık -10C ile -15C dir. En sıcak ay olan Ağustos ayında en yüksek sıcaklık 30 ile 35 C’dir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ:
köyde iki türlü bitki örtüsü vardır. Biricisi maki görünümündeki kısa çalılıklardır. Makiler genellikle dağların eteklerinde ve küçük tepeliklerde bulunur. İkincisi; ise ormanlardır, ormanlar dağların yüksek yerlerinde bulunur. Ormanlıklar genelde meşe ve çalılıklardır. Bunun yanı sıra ardıç, çam, pıynar gibi ağaçlarda bulunur. Ormanlarda genelde av hayvanı olarak tavşan, tilki, sincap ve as bulunur.
Bitki örtüsüne bağlı olarak köyde genellikle hayvancılığa dayalı olarak yem bitkileri yetiştirilir. Bunlar en çok buğday arpa, çavdar ve son zamanlarda mısır yetiştiriciliği artmıştır. Köyde büyük baş hayvancılığın yanı sıra küçükbaş hayvan keçi-koyun yetiştirilmektedir.
Yine zamanla tavuk yetiştiriciliğinde söz sahibi olan köy artık tavuk besiciliği yapmamaktadır. Hayvanlar toplu olarak otlatılmadığı gibi her aile kendi hayvanına bakmaktadır. Son zamanlarda hayvancılıkla geçimini sağlayan aileler artık fenni besiciliğe geçmişlerdir.
İklim şartlarına bağlı olarak köyümüzde baklagiller ve sebzecilik ve bahçecilik yaygın olmakla birlikte her aile kendi yiyeceğini karşılamaya çalışmaktadır. Bu sebeble sebze ve meyve ticareti olmayan bir köydür. Toprak analizleri yapılarak çeşitli sebzeler yetiştirilerek köy ve şahı s ekonomisine fayda sağlanılabileceği düşünülsede bu yapılmamaktadır.
YER ŞEKİLLERİ:
Davutlar Köyünün yer şekilleri dağlık olmasına karşın az da olsa ova bulunur. Köyümüzün en yüksek dağı Bakkal Dağıdır. Bu dağ yaklaşık 1500 m’dir. Diğer dağları ise Kızıltepe, Sakartepe, Yillice, Güneytepe, ve Aktepedir. Fazla geniş düzlük alanlar yoktur. Köyümüz akarsu yönünden zengin sayılmaz, akarsu olarak bir tane dere vardır. Bundan başka dağlarda bol miktarda çeşmeler bulunur. Köyde insanlar tarafından yapılmış 8 adet göl vardır. Bu göllerden yaz aylarında hayvanların su içme ihtiyaçları karşılanır. Bu göllerin içinde en büyük olanı köyün Gölyanı mevkiinde bulunan Kocagöl’dür. Suyunun bugüne kadar tükendiği görülmemiştir. Gölün alanı 200M2’dir.Gölde insanlar tarafından derman olarak kullanılan bir tür sülük bulunmaktadır. Yine bu göl çevresinde çeşitli eski yerleşim alanlarına rastlanılmaktadır. Gölün ne zaman yapıldığı köylüler arasında bilinmemektedir.
Köyümüzün kullanma suyu 1988–1989 yıllarında Çerlek denen mevkiden getirilmiş ve köylünün hizmetine sunulmuştur. Diğer sular ise içme suyu olarak kullanılmaktadır. Köyümüzde çok sayıda su kuyuları bulunmaktadır, genellikle bu kuyulardaki sular hayvanların içme suyu olarak kullanılmaktadır.
KÖYÜMÜZDE EĞİTİM VE ÖĞRETİM
Köyümüzde eskiden eğitim ve öğretim yalnız camilerde yapılırken daha sonra eğitmenler bu işe ortak olmuşlardır. Cumhuriyetten önce Osmanlıca ve Arapça öğretilirken Cumhuriyetimizin ilanından sonra yeni alfabe öğretilmiştir. Köyde ilkokul açılış tarihi 1960’dır. Daha sonra 2000–2001 yıllarında köyümüzde açılan Cevdet Ernur İlköretim Okulu faaliyetine devam etmekte olup okulumuzda 102 öğrenci bulunmaktadır. Köyümüzde lise bulunmamaktadır. Köyümüzün okuma yazma bilme oranı yüzde 80 ‘nin üzerindedir. Köyümüzde hemen hemen bütün meslek branşlarında çalışan bulunmakta olup eğitime önem veren örnek bir köydür.
Köyümüzden Türkiye nin çeşitli yerlerinde görev dolayısıyla bulunan köylülerimiz vardır. Bu dağınıklık eğitim ve öğretimin yaykınlığı ile birlikte dışarıda görev yapan köylülerimizin özellikle meslektaşları ve görev yerlerinden evlenmeleriyle dağınık bir nüfus yapılaşması oluşmuştur. Yine buna bağlı bulanarak çeşitli örf ve gelenekler oluştuğu gibi çeşitli yerlere yerleşen köylülerimiz olmuştur.
SPOR FAALİYETLERİ:
Köyümüzde belli başlı spor faaliyetleri yoktur. En çok üzerinde durulan spor dalı futboldur. Eskiden bayramlarda köyler arası futbol maçları yapılmaktaydı, daha sonraları köyümüz Bigadiç ilçemizde Kaymakamlık turnuvaları düzenlenmeye başlayınca bu turnuvalara katılıp birde kupa kazanmıştır. Köyümüzde eskiden yapılan spor faaliyetleri ise güreşcilik, atıcılık ve at yarışlarıdır. Köyümüzün tanınan eski güreşçileri şunlardır;Çöplüoğlu, ( Karadayı ) İbrahim ÇİPLİ, ( Karameşe ) Hüseyin SÜZGÜN; Tayip ÇİTGEZ ve Mehmet BALATLI’ dır.Bu rahmetli güreşçilerimiz güreşlerini köyün harman yerlerinde ve civar köylerde yapmışlardır.
Yine köyümüzde değişik spor branşlarında başarılar kazanmış köylülerimiz vardır. Bunların başında en önemlileri güreşte büyük başarılar kazanan yine kırpınar da başarı kazanan çöplü torunu Rafet ve Muhammet İlden kardeşlerdir. Yine atletizm ve güreşte başarı kazanan köylülerimiz mevcuttur.
DİNİ BAYRAMLAR:
Yılda iki kez gelen dini bayramların bir önceki günü arife günüdür. Bu günde erkekler öğle namazından sonra köy mezarlığına giderek vefat etmiş yakınları ve diğer köylüler için dua ederler. Fakir ve yoksullara giyecek ve yiyecek dağıtılır. Evlere şeker ve kolanya alınır. Bayramdan önce kadınlar taş fırınlarda ekmek yaparken “Pesemet” de yaparlar. Pesemet bir çeşit börektir. Ayrıca tatlılarda yapılır. Bayram günü sabahı bayram namazına köyün tüm erkekleri katılır. Namazdan sonra herkez birbiri ile bayramlaşır. Hasta ve yaşlılar gezilerek elleri öpülür. Cami içerisinde ve dışında bayramlaşma ile küs ve dargınlar bile o gün bayramlaşır böylelikle kin ve küskünlükler en aza inmiş olur. Bayramda gençlerin en büyük eğlencesi genç kızların ve erkeklerini yöresel oyunlarıdır. Bunların içinde en çok beğenilen ve oynanan aşağı yoldan oyun havasıdır. Yine bayramlarda yeni nişanlanan genç kızlara bez artma denilen bir gelenek vardır. Burada nişanlı kıza erkek tarafı akrabalarından eşarp takılır. Eşarplardan sonra yöresel bakır çalınıp oynanır. Damat adayı ve akrabaları şeker atıp çoçukları sevindirirler.
DÜĞÜN TÖREN NİŞAN
kız istemek için dünür gidilir, kızı istemeye Perşembe ve Pazar günleri akşamları gidilir. Evlenecek gencin yakın akrabaları kızı kızı istemek için kız evine giderler. Evde önce karşılıklı çeşitli konularda sohbet edilir. Kız konuklara kahve ikramı yapar. Sohbet sırasında konu açılır, oğlanın babası veya oğlanın yaşlı bir akrabası söze şöyle başlar “ Allah’ın emri ve Peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza eş olarak istiyorum” der. Kızın babası ve kız evi bu isteği olumlu karşılarlarsa “ Allah’ın emri ve peygamberin kavli ile kızımızı oğlunuza veriyoruz.” şeklinde cevap verirler. Daha sonra başka bir gün oğlan evi “ağırlık” yatırmak için kız evine gelirler. Burada kızın ailesine başlık parası ve bir miktar hediye verilir. Bunun karşılığı olarak ta kız damata işlemeli mendil verir. Daha sonra kızın ve erkeğin yakın akrabaları ile birlikte nişanlanacak kız için şehre gidilir. Burada “Urba” düzmek ve altın bilezik ve saat alınması gerçekleştirilir. Düğünlerde ve bayramlarda “Heybe”ye gidilir. Giderken birçok hediye götürülür. Heybe oğlan evinden kız evine götürülür. Kız evine gelen konuklara yemek ikram edilir. Kız evinden de oğlan evine “Torba” gider. Yine Çeşitli hediyeler götürülür. Konuklara yemek ikram edilir. Ayrıca düğünlerde ve bayramlarda gelin olacak kıza oğlan evi ve köy halkı bez hediye ederler. Bundan sonra sıra düğüne gelir, düğün gününü kız ve oğlan evi kararlaştırır
DÜĞÜN
Düğün Cuma günü öğleden sonra başlar. Cuma sonrası davulcular gelir, ikindiden sonra davulcular eşliğinde keşkek döğülür. Keşkek döğülen yer köyün kuzeyinde kocapınar denilen çeşmemin önündedir. Döğülen keşkek buradan düğün evine götürülür. Ayrıca Cuma günü akşam dışarıdan gelen kadın ve kız misafirler evlerde oyun oynarlar. Köyde tefçi yoktur ve dışarıdan gelmez. Cuma günü akşam düğün sahibi bütün köy erkeklerini yemeğe davet eder, bu davet akşam ezanından önce cami mikrofonundan anons edilir. Yemek akşam namazından sonra caminin altındaki odalarda yenir. Yemekten sonra dışarıdan gelen misafirler köylüler arasında paylaşılır. Buna “Danışıklık” denir.
Cumartesi günü sabahleyin saat 09.00 sıralarında davulcular yaklaşık bir saat kadar davul çalarlar. Buna “Nöbet Döğme” denir. Cumartesi öğleden sonra “Döşek gezdirmek denilen gelin olacak kızın eşyalarını ( yorgan, döşek, yastık, kilim, halı, battaniye vb…) köyün içinde dolaştırılır. Bunları taşıyanlara mendil verilir. Cumartesi akşamı kına gecesi olur, kına gecesi oğlan evinden kız evine “Sini” denilen çerez götürülür. Ayrıca bu akşam köyde kızlar ve kadınlar eğlenirler. Daha sonra kadınlar ellerine kına yakarlar, bu gece erkekler ise “Oturama denilen eğlence düzenlerler.
OTURAMA
Düğünün ikinci günü akşamı bayraktarın önderliğinde ve çeşitli oyunların gösterildiği eğlence şölenidir. Oturamada köylüler ve misafirler harmandalı, çiftetelli, Köroğlu ve sağırlar oyunları gibi yöresel oyunları oynarlar. Ayrıca bazı yetenekli kişiler orta oyunundan çeşitli gösteriler ve tekerlemeler yaparlar. Bu eğlence geç saatlere kadar devam eder. Son zamanlarda bu eğlencelere orkestralarda dâhil olmuştur.
Pazar günü sabahı düğün, davulcuların nöbet döğmesi ile başlar. Daha sonra davulcular ve bayraktar dışarıdan gelen misafirleri karşılarlar. Pazar günü öleyin “Karşılama” olur. Burada düğüne getirilen ve köylüler tarafından çeşitli hediyeler (Para, basma, Dokuma eşyalar, halı, kilim, heybe, torba ve mutfak eşyaları vs..) verilir. Bu hediyeler köyün giriş yolunda verilir. Daha sonra davulcular, zurnacılar, bayraktarlar, eşliğinde köyü dolüşorlar. Dolaşma sırasında köyün bazı yerlerinde misafirler ve köylüler yöresel halk oyunları oynarlar. Daha sonra düğün evine gidilir, burada yemek yenilir. Bir iki saat sonra kadınlar ve erkekler eşliğinde kına dolaştırılır. Kadınlarda yemek yerler.
Akşamüstü davulcular kız evinin yanına gelirler, burada burada davulcular gelin kızı ağlatacak şekilde davul zurna çalarlar. Gelin kızı evlerinden alarak köyün içerisinde dolaştırılırken köyün garaj denilen yerinde bir müddet bekleyip oyun oynandıktan sonra geriye dönülür. gelin arabası geldikten sonra bayraktarlar ve gençler türkü ve maniler söylerler. Yine köyün bazı yerlerinde yöresel halk oyunları oynarlar. Daha sonra gelin kız oğlan evine götürülür. Burada gelin kız eve girdikten sonra davulcular ve zurnacılar çalmazlar. Damat gelin kızın yanına bir, iki veya üç tane odun getirir, bu odunlar onun kaç çocuğu olmasını istediğini göstermektedir. Damat yassı ezanından önce giyindirilerek camiye namaz kılmaya götürülür. Damat namaza girdiği zaman damatın ayakkabılarını birisi elinde tutar, şayet ayakkabıları başka birisi alırsa o kişiye belli miktar para veya hediye verilir. Namazı kıldıktan sonra oğlan evinin önünde dua edilerek damatı eve gönderirler. Hoca ve misafirlere yemek ikram edilir.
Pazartesi günü sabahleyin damatı çamurlama vardır. Bunu köy gençleri yaparlar, buradan sonra gelin gezmesine çıkılır. Yakın akrabalırın ve büyüklerin elleri öpülerek gelin tarafından hediye olarak havlu ve mendil verilir. Bu arada eli öpülenlerde geline para verirler.


|